YARATICILIK

Yaratıcılık Ne Demektir?
Bilim, sanat, sahne ve şov dünyası, akademik ortamlar, iş yaşamı, gündelik yaşam gibi hayatın her alanında ihtiyaç duyulan düşünsel, duygusal, entelektüel ve sosyal birçok bileşenin bir arada olduğu karmaşık bir beceridir.
Her bireyde var olan geliştirilmeyi ve desteklenmeyi bekleyen yaratıcılık, hem düşünsel hem de duygusal yaşamı ifade etmektedir.
Yaratıcılık kalıpların dışında, alışılmışın ötesinde düşünebilme ve üretebilme becerisi olarak tanımlanabilir. Yaratıcılıkta özgünlük, olağanüstülük, kuraldışılık, değişik olma gibi özellikler bulunur. Olmayan bir şeyi hayal edebilme, bir şeyi herkesten farklı yollarla yapabilme ve yeni fikirler geliştirebilme yeteneğidir.En genel anlamıyla yaratıcılık; “bilinen şeylerden yeni bir şeyler çıkarmak, özgün bir senteze varmak, sorunlara yeni çözüm yolları bulmak, varlıklar ve olaylar arasında yeni ilişkiler kurmak ve böylece orijinal bir düşünce şeması içinde yeni yaşantı, deneyim, fikir ve ürünler ortaya koymak” şeklinde tanımlanabilir.
  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • Twitter
  • RSS
Yaratıcılık Eğitimi Neden Gereklidir?
Günümüzde yaratıcılık sözcüğü hem çocuklar hem de yetişkinler açısından büyük önem taşımaktadır. Yaşamın her alanındaki hızlı ve sürekli değişim yeni fikirler ve yeni ürünler yaratmayı, dolayısıyla yaratıcılığı geliştirmeyi zorunlu hale getirmektedir. Yaratıcı insan yeniliklere açık, zihinsel yönden sağlıklı, hoşgörülü, sosyal hayata uyumlu, pek çok alanda beceri kazanmış, özgün, üretici ve bunun gibi pek çok özelliğe sahip olmaktadır.
Yaratıcılık potansiyelini beceriye dönüştürebilmek; günlük yaşamda problemlere çözüm bulmayı, zorluklarla ve stresle baş etmeyi kolaylaştırır. Heyecan duymak, merak etmek, soru sormak kişisel gelişimi destekler, yaşamı zenginleştirir, araştırma ve yeni şeyler deneme cesaretini arttırır, bilimin önünü açar. Hayal gücünü ve mizah duygusunu geliştirir, ilgi ve dikkati toplama süresini arttırır, öz güveni pekiştirir. Bireysel ve toplumsal yaşam kalitesini yükseltir.

Yaratıcılık Eğitiminin Desteklenmesi
Yaratıcılık; esneklik, duyarlılık, akıcılık, orijinallik gibi özellikleri içermektedir. Yaratıcı olmak için her şeyden önce kişinin kendisine güvenmesi, çalışacağı alan hakkında temel teknik bilgilere sahip olması, bağımsız düşünebilmesi, kalıpların dışına çıkabilmesi ve yeteneklerini sonuna kadar kullanabileceği ortam ve özgürlüğe sahip olması gerekir.
Her çocukta yaratıcı olma yeteneği vardır. Farklı olan, yaratıcılığın sürekliliği, derecesi ve ortaya konabilmesidir.
Yaratıcı ortam katı kuralların ve otoritenin olmadığı bir öğrenme ortamıdır. Özgür, serbest bir çevre yaratıcı gücün gelişmesinde önemli bir etkendir. Yaratıcılık için gerekli olan serbestliktir.
Yaratıcılık söz konusu olduğunda yeni deneylere ve gerçeklere açık olmak gerekir. Yaratıcı düşünce tüm bilgileri kullanmak durumundadır. Dolayısıyla bilgiler, veriler çoğaltılıp yoğunlaştırılarak yaratıcılık artırılabilir, geliştirilebilir.
Yaratıcılığın desteklenmesi doğumdan itibaren başlamalıdır. Bu nedenle çocuğun ilk çevresi olan aile, daha sonra oyun ve okul çevresi ve diğer uyarıcılar (radyo, televizyon, dergiler, vs.) yaratıcılığın geliştirilmesinde etkilidir.

Yaratıcılık Eğitiminde Ailenin Rolü:
Doğduğu andan itibaren bebeğin yeni tanıştığı çevre ile uyumunu sağlamak, ailenin özellikle de iletişiminin daha yoğun olduğu annenin görevidir. Bu nedenle anne bebeği ne kadar küçük olursa olsun onunla oynamalı, ona dokunmalı, onu sesli ve sessiz uyaranlarla tanıştırmalıdır. Küçük ses taklitleri yaparak, ona şarkı, ninni söyleyerek sesli uyaranlar vermelidir. Değişik dokularda ve renklerde kumaş toplar, dolgu bebekler, mobiller hazırlanmalı bebek büyüdükçe ona ait eşya ve oyuncaklarının bulunduğu tehlikelerden uzak oynamaya ve yaratmaya elverişli bir fiziksel çevre düzenlenmelidir. Seçilecek oyuncaklar onun duyularına hitap ederken, yaş ve gelişim düzeyine uygun olmalı, yapılandırılmış oyuncaklar yerine kendi kendine yapıp bozarak, takarak, üst üste koyarak oynayabileceği ve yeni ürünler yaratabileceği nitelikte olmalıdır. Oyunlarında sadece anne değil, babası, büyük kardeşleri ve diğer aile üyeleri de rol almalıdır. Ona yapılan örnekler sunmak yerine gerektiği yerde yol göstermek şeklinde küçük yardımlarda bulunularak etkinliği desteklenmeli, olumlu model olunmalıdır. Çocuklara gereken zaman verilip oyunlarını bitirmeleri sağlanmalıdır.
  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • Twitter
  • RSS

  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • Twitter
  • RSS

lego

3 YAŞ ÇOCUĞUNUN BİLİŞSEL GELİŞİMİNİ DESTEKLEYİCİ OYUNCAK

Bu yaşlardaki çocuklar tahta kuleler ,oyun hamurları,lego gibi oyuncakları haratlıkla oyunaya bilecekleri seviyeye gelmişlerdir.9 veya daha fazla kuplerı üst üste ve yatay şekilde dize bilirler.Ana renkleri tanır ve eşleştirme yapa bilmektedirler.
Bu yaştaki çocukların çoğu küçük parçalar içeren oyuncaklarla oynayabilir. Ancak çocuk hala nesneleri ağzına götürme eğilimi gösteriyorsa küçük parçalar içermeyen oyuncakları tercih etmelisiniz. Oyuncaklar sert yapılı olmalı, keskin kenar veya köşeleri olmamalı, kolayca kırılmamalı ve parçalarına ayrıldığında keskin köşeler çıkmamalıdır. Bir yetişkin gözetiminde olmadığı sürece elektrikli parça içermemelidir.¹


LegolarÇocuğun hâyâl dünyası için değişik fırsatlar sunan oyuncaklar arasında. Çocuk, parçaları kendi hayal dünyasına uygun şekillerde yerleştirerek değişik oyunlar yaratabiliyor. Lego türü geçmeli oyuncakları birbirine geçirip çıkarmak kaslara egemen olmayı, bu da çocuğun duyu-hareket açısından gelişmesini sağlar. Çeşit çeşit biçimler yaratmak, modelleri yeniden kurmak çocuğun düş gücünü çalıştırdığı gibi algılama duyusunu da geliştiriyor. Kurmaya dayanan bütün oyuncaklar veya oyunlar zekâyı çalıştırıyor.
  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • Twitter
  • RSS

çoook tatlı :D maşallah.Bu resmi gördüğümden beri bu çocuğa hayranım...
  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • Twitter
  • RSS

Yapılandırıcı Öğrenme Nasıl Gerçekleşir:

Yapılandırmacı yaklaşım, öğrenmeyi, deneyimden anlam oluşturmayla eşleştiren bir teoridir. İnsanoğlu, bilgiyi doğrudan almanın aksine, onu kendisi oluşturur. Bu, öğrenmenin ancak mevcut bilgilere, deneyimlere dayalı olarak gerçekleşebileceği anlamına gelmektedir. Bir bilgi ne kadar iyi sunulmuş olursa olsun, öğrenciler bir takım süreçlerde kişisel olarak bu bilgileri kullanmadıkça, geçmiş deneyimleriyle ilişkilendiremedikçe onları gerçekten öğrenmiş olmamaktadırlar.
Bilginin işlenişindeki süreçte şu kavramlarla karşılaşırız.:
Şema:Küvetteki suya bir yemek kaşığı atan çocuk onun battığını görür. Böylece suya atılan bir cismin batacağı şeklinde bir şema oluşturur.
Özümseme:Bireyin yeni karşılaştığı bir durumu, olay yada olguyu, sahip olduğu şemalar içerisinde açıklamaya çalışmasıdır. Örneğimize bakarsak, çocuk sudan yoğun başka bir cismi attığında(misket) bunun battığını gözlemlediğinde, bunu önceden sahip olduğu şemayla açıklar: suya atılan cisimler batar.
Uyum Sağlama:Karşılaşılan yeni durumun şemalarla açıklanamaması durumunda, bireyin mevcut şemayı değiştirerek yeni bir şema oluşturmasına uyum sağlama denir. Bu daha önceki şemaqnın yeniden düzenlenmesi ve ikiye bölünmesi de denilebilir. Örneğimizde; çocuk suya plastik bir kaşık attığında kaşığın batmadığını gözlemler. Bu durumda çocuk mevcut şemasına dayanarak kaşığın üzerine eliyle bastırıp batırmaya çalışır. Çünkü onun bilgileri arasında -suya atılan bir cismin yüzebileceği- yoktur. Bir süre sonra çocuk, eski şemasını bazı cisimlerin suya batmayacağı şeklinde düzenler. İşte bu çocuğun uyum sağlamasıdır. Kağıttan gemi yapıp yüzdürdüğünde de bu bilgiyi hayata(transfer) geçirmiş olur.
Dengeleme:Yukarıdaki süreçte birey bozulan dengeyi yeniden düzenleyerek bilişsel dengesini korur. İleriki tecrübeleri, yaşamı ve öğrenmelerinde sürekli bu dengeyi korumaya çalışır.
* Yukarıdaki durum “ bazı cisimlerin suda batacağı, bazılarının da batmayacağı” doğrudan öğrencilere verilse idi; birey böyle bir söylemi zihninde tutabilecek ancak, onu anlamlandırmakta güçlük çekecekti ya da hiç anlamlandıramayacaktı. Bilgiyi anlamlandırması ise, ancak tecrübe yaşaması ile mümkün olabilecektir.
Nasıl Bir Öğretmen?
· Öğretim sürecinde öğretmen ilk olarak, öğretim ortamını düzenlemek, öğrencilerin aktif olarak katılacakları etkinlikler hazırlamak ve ders saatlerinde öğrencilere rehberlik yaparak kolaylaştırıcı ve yönlendirici bir rol üstlenmek durumundadır.
· Öğrencilere bilgi beceri ve kişisel niteliklerin kazandırılmasına yardımcı olmalıdır.
· Öğretimin kalitesini arttırmak için meslektaşlarıyla işbirliği içinde olmalıdır.
· Öğrencilerin gelişim özelliklerini, duygu, düşünce ve becerilerini belirleme de ailelerle görüşmeli, onlarla işbirliği yapmalıdır.
· Öğretim etkinliklerini ve ders planlarını düzenlerken öğrencilerin bireysel farklılıklarını göz önünde bulundurmalıdır. Uygulama sırasında bu özelliklere dikkat etmelidir.
· Öğrencilerin derse aktif katılımlarını desteklemeli, onların duygu ve düşüncelerini ifade edebilmeleri için sınıfta güven ortamı oluşturmalıdır.
· Derslerde grup çalışmalarına sık sık yer vermeli, öğrencilerin işbirliği içinde çalışmalarını sağlamalı,
· Öğrencileri toplumun üretici, yapıcı, işbirliğine ve dayanışmaya önem veren, milli değerlerine saygı duyan ve bu değerleri yaşmaya ve yaşatmaya önme veren bireyler olarak yetişmelerine çalışmalıdır.
· Sınıfta değişik yöntemleri kullanmalıdır.
· Öğrencilerin doğal meraklarını ortaya çıkarmaya ve desteklemeye, sorularla öğrenme arzularını arttırmaya çalışmalıdır.
· Öğrencilerin hatalardan da ders almaları için dönütleri dikkate almalıdır.
· Öğrencilerin öğretmenle ve birbiriyle etkileşimini korumalıdır.
· Ölçme değerlendirme de, yalnızca etkinlik sonucunda ortaya çıkan ürüne değil, öğrencilerin öğrenme süreçlerine de dikkat etmelidir.
· Derse başlarken; öğrencileri sunulan konuyu almaya hazır hale getirecek ısındırma çalışmaları yapılmalı, onların ne bildiği, nelere ilgi duydukları belirlenmeli ve yeni konu bu duruma göre şekillendirilmelidir.
· Bu yaklaşımda öğretmenler sorular ve problemler sunarlar, sonra da öğrencilerin kendi cevaplarını bulmalarına rehberlik yaparlar.(evinizde çocuğunuzun size gelerek oyuncağını kaybettiğini,aradığı halde bulamadığını ve sizden onu bulmanızı istediğini düşünün. Bu durumda biliyorsanız oyuncağın yerini gösterirsiniz. Fakat bunun yerinde şunu da yapabilirsiniz: Çocuğunuza oyuncağıyla en son nerde oynadığını ve hatırlayıp hatırlamadığını sorarsınız. Daha sonra oraya gidip bakmasını istersiniz. Çocuk gider oyuncağını bulur. Bulamamışsa başka nerede bırakmış olabileceğini sorarsınız. Böylece her seferinde olası yerleri kontrol eder ve sonunda oyuncağını bulur.). İşte böyle bir durumda çocuk, oyuncağını ya da başka bir şeyi kaybettiğinde onu bulmak için ne yapması gerektiğini de öğrenmiş olur.
· Öğretmenler, öğrencilerin mümkün olduğu kadar çok yaparak-düşünerek öğrenme etkinliklerine katılımını sağlamalıdır.
· Rehber öğretmenler, programın ara disiplinlerle ilgili kazanımlarının sınıflarda etkili işlenmesi için, sınıf Rehber öğretmenleriyle yakın işbirliği içinde olacak,Okul Rehberlik Hizmetleri kapsamında uyguladıkları testlerde kazanımların gerçekleşme düzeyini tespit etmeye çalışacak ve çözüm yolları gerçekleştirilecektir. Özellikle Kariyer Bilinci Geliştirme ara disiplini ile ilgili olarak 8. sınıf öğrencilerine gerekli rehberlik yapılacaktır.
· Uygulanan Etkinlikler’ in adı ders planı defteri ve ders defterine yazılacaktır.
· Öğretmenler kılavuz kitaptaki etkinlikleri kullanabileceği gibi,öğretmenlerin gerek bireysel gerekse zümre halinde geliştirdikleri etkinliklerin kullanılması mümkün olacaktır.
· Ara disiplinler kazanımları ders kazanımlarıyla ilişkilendirilecek. Bu hususa dikkat edilecektir.
· Ders planlarında sadece mihver ders ile ilişkilendirme yapılmayacak diğer tüm derslerle ilişkilendirmeye gidilecektir.
· Ders içi-ders dışı ilişkilendirme, dersler ve kazanımlar arası tamamlayıcılık ilkesinin bir gereği olup, hatırlatma, kavratma,diğer ders ve gerçek yaşamla bağlantı kurma amacına dönüktür.
Okullarımızda, İki tip öğrenci vardır. Birincisi mutluluk ile okula gelen öğrenci, ikincisi, korku ve endişe ile okula gelen öğrencilerdir.Çocuk okula ilk gittiği gün, kendisini seven ve yumuşak davranan, kendisi ile oynayan bir öğretmen modeli görürse..>>>>>> Okula gelirken mutlu olacaktır. Okula isteyerek koşacak, verilen ödevleri büyük bir zevk ve sorumluluk içinde yapacaktır..
Ancak, çocuğa sıkıcı çalışmalar yaptıran, onları döven ve cezalandıran bir öğretmenle karşılaşırsa>>>>> olumsuz duygular, kaygılar ve endişelere yol açacak, öğrenci okuldan kaçacak, okula zorla gönderilecek, verilen ödevleri isteksizce ve işkence çeker gibi yapacaktır.
(U- T): Davranışa yapılan doyurucu bir etki, bağı kuvvetlendirir.
( U- T ): Davranışa yapılan rahatsız edici etki ise aynı tepkinin tekrar edilme sıklığını azaltır.
Nasıl Bir Ölçme ve Değerlendirme?
· Sadece sonuca dayalı anlayış yerine, öğrenme sürecini de değerlendiren bir anlayış benimsenmelidir.
· Öğrencilerin öğrenmelerini anlamaya yardımcı olmalı, onlara kendilerini anlama olanağı sunmalı, farklı alanlardaki çalışmaları ve etkinliklerini ölçmeli ve değerlendirmelidir.
· Ölçme ve değerlendirme dersten kopuk , dersten bağımsız ve ders dışı bir etkinlik olarak görülmemelidir. Öğrencilerin neler yaptıklarının yanı sıra nasıl yaptıklarını da ölçmelidir.
· Farklı ilgi, beceri,zeka yapısı ve öğrenme şekline sahip öğrencilerin değerlendirilmesinde; klasik sınav ve test türlerinin yanı sıra; açık uçlu sorular, gözlem formları, görüşmeler, değerlendirme ölçekleri, günlükler, portfolyolar, projeler vb. araç ve yöntemler kullanılmalıdır.
· Yapılandırmacı yaklaşımda ölçme ve değerlendirme, standart testlerden sıyrılmış, öğrenim sürecinin parçası haline gelmiştir. Böylece öğrenciler kendi ilerlemelerini/gelişimlerini değerlendirmede yer alırlar.
· Öğretmenlerin ölçme ile ilgili en büyük handikaplarından biri “öğretilenlerin ölçülmesi yerine ölçüleceklerin öğretilmesidir”
· Ölçme değerlendirmede kılavuzda yer alan ölçme araçları ve öğretmenler tarafından geliştirilen ölçme araçları da kullanılabilecektir.
Öğrenmede Bireysel SüreçYapılandırmacı öğrenme yaklaşımının temel dayanakları eğitim psikologlarının araştırma ve düşüncelerine dayandırılmaktadır. Eğitim psikologlarından Piaget, yapılandırmacı (constructivist) kavram ve yaklaşımını ilk defa ortaya atan kişidir. Piaget'nin bilişsel gelişim ve bilginin oluşumu ile ilgili çalışmalarına dayanılarak geliştirilen ve "öğretmeden çok öğrenme" üzerinde durulmasını öngören anlayış yapılandırmacı yaklaşıma temel oluşturmaktadır. Piaget; "insanlar yeni bir bilgiyi daha önce sahip oldukları eski bilgiye dayandırarak öğrenirler" ve "sınıfta yapılan aktiviteler öğrenme açısından önemlidir" fikirlerini ortaya atmıştır. Bu fikir; "öğrencinin yeni bir bilgiyi öğrenirken önceden var olan bilgileriyle karşılaştırdıktan sonra yeni bilgiyi özümsediği, kendine özgü olarak bilgiyi oluşturduğu" biçiminde yorumlanmaktadır. Öğrencilerin daha önceki deneyimlerinden ve önbilgilerinden yararlanarak yeni karşılaştıkları durumlara anlam verebilecekleri savunulmaktadır. Ayrıca, yeni bir bilgi edinme sürecinin öğrenciyi aktif kılan bir süreç olduğu ve öğrencinin sahip olduğu bilgi birikiminin yeni bir bilgiye veya uyarımlara cevap vermede çok önemli olduğu vurgulanmaktadır.
Öğrenmede Sosyal SüreçYapılandırmacı öğrenme yaklaşımının temel dayanaklarından biri de Vygotsky'nin düşünceleridir. Vygotsky, Piaget’nin yapılandırmacı ve sınıf içi aktiviteler fikirlerine katılmış, ancak "öğrenmenin bireysel bir süreç olduğu kadar sosyal bir süreç olduğunu" söylemiştir. Vygotsky, öğrenmede sosyal etkileşimin önemini vurgulamış ve "etkili öğrenme çocuğun bir öğretmenden, uzmandan ya da kendinden daha yetenekli bir arkadaşından yardım alması halinde gerçekleşir" fikrini ileri sürmüştür. Ayrıca Vygotsky, düşüncenin gelişiminde dilin çok önemli bir rol oynadığını da ifade etmiştir.
Bilginin DoğasıDiğer bir açıdan yapılandırmacı yaklaşım bilginin doğasıyla da ilgilidir. "Bilgi insanın kendi deneyiminin sonucudur ve onun çevre ile etkileşimi sonucu yaratılır" anlayışı bu yaklaşımın esasını oluşturmaktadır.
Grup ÇalışmasıYapılandırmacı yaklaşımın dayandırıldığı bir diğer düşünce ise, "öğrencilerin birbiriyle yardımlaşması, tartışması, ve ortak çalışması ile onların verilen ödevi daha iyi anlamaları/yapmaları arasında pozitif bir ilişki olduğu" düşüncesidir. Grup çalışmalarının;
· Öğrenciler arasındaki etkileşimi arttırdığı,
· Öğrencilere birlikte çalışma alışkanlığı kazandırdığı,
· Öğrencilerin derse yönelik olumlu tutum geliştirmelerine yardımcı olduğunu,
· Kendine güven duygusunu geliştirdiği ifade edilmektedir. Ancak, grup çalışmasında "öğretmenin uygun bir şekilde öğrencilere destek/yardım vermesinin iyi bir öğrenmenin gerçekleşmesine yardım edeceği" üzerinde de ayrıca durulmuştur.
Bir başka araştırmacı Bruner ise, grup çalışmalarına öğretmen desteğinin nasıl olması gerektiği üzerine çalışmış ve bir model geliştirmiştir. David Wood ise, Bruner’in geliştirdiği model üzerinde çalışmış ve öğrencinin ihtiyacına göre beş aşamalı bir destekten söz etmiştir. David Wood'a göre, öğrencinin seviyesine göre öğretmenin yapacağı yardım ve desteğin aşağıda açıklanmış beş aşamada şekillenebileceği ileri sürülmüştür. Bu beş aşama; 1. Öğrenciyi sözle cesaretlendirme, 2. Konuya ilişkin sözlü açıklamalar yapma, 3. Öğrencinin çalışmalarında kullanacağı araç-gerecin seçiminde ona yardımcı olma ve öğrencinin kendisinin araç-gereci bir araya getirmesini sağlama, 4. Gerekli malzemeleri temin etme ve/veya 5. Yapılacak çalışmayı/ödevi yaparak göstermeolarak açıklanmıştır.
Yukarıdaki aşamalara bakıldığında öğretmenin rolünü;
· Öğrencilerin seviyelerini dikkate alarak bir yapı kurmalarına yardımcı olma,
· Öğrencilerin sahip oldukları gelişim ve seviyeleri doğrultusunda bilgi ve deneyimlerine yeni bilgi ve deneyim eklemelerine destek sağlama olarak özetlemek mümkündür.
Okulda Öğrenilenler İle Gerçek Hayat İlişkisiÖğrencilerin okulda öğrendikleri ile gerçek hayatta olanlar arasında bir bağlantının kurulması da gerekmektedir. Gerçek hayattaki problemler, ilişkiler ve kavramlar oldukça karmaşıktır. Siegel ve Kirkley yaptıkları araştırmalarda; "En zeki/yetenekli öğrencilerin bile derste öğrendikleri şeyler ile okul dışında karşılaştıkları problemlerin doğasını ve bunların çözümleri arasındaki ilişkiyi kurmakta zorlandıkları" yönünde bulgular elde etmişlerdir. Eğitim ve öğretimin amacı öğrencileri hayata hazırlamak olduğu gerçeğinden yola çıkarak, öğretimin içeriğinde zengin ve gerçek hayattan alınan alternatif eğitim alanları/imkanlarının bulunması ve bunların öğrencilere sunulması büyük önem kazanmaktadır. Bu sayede, öğrenilenlerin öğrenciye bir anlam ifade etmesi ve öğrenilenlerin içselleştirmesi mümkün olacaktır.
Öğrenme Aracı Olarak Yapılandırmacı YaklaşımYapılandırmacı yaklaşım; çağdaş eğitim anlayışının, bilgi toplumu olmanın gelişen bilim ve teknolojinin yön verdiği bir anlayış olarak karşımıza çıkmaktadır. Yapılandırmacı öğrenmenin gerçekleştirildiği bir öğretim sürecinde aşağıda sıralanan özelliklerin bulunması beklenmektedir:
· Problem çözme etkinlikleri
· Çözülecek problem için geliştirilmiş görsel araçlar ve zihinsel modeller
· Kaynak ve çeşitlilik yönünden zenginlik
· Öğrencilerin birbiriyle yardımlaşması ve grup halinde çalışması
· Öğrencinin keşfederek öğrenmesini özendirme
· Öğrencilerin performansını ölçmeye yönelik geliştirilen yöntem ve araçlar Yukarıdaki özelliklerin bir öğretim sürecinde yer alması yapılandırmacı öğrenme yaklaşımını esas alan bir öğretimin gerçekleştirildiği sonucunu verecek göstergelerdir.

Öğrenme-Öğretme SüreciYapılandırmacı öğrenme yaklaşımını bir öğrenme-öğretme süreci içinde değişik boyutlarda ele almak mümkündür.
BOYUTLAR
YAPILACAKLAR
Öğretim Programı
Öğretim programlarının içeriği diğer disiplinlerle koordineli bir öğrenmeyi esas alarak belirlenir.
Öğrenme Süreci
Öğrenme devamlı bir süreçtir ve yeni bilgi daha önce bilinen bilgiler üstüne inşa edilir.
Yeni Bilgi Edinme
Yeni bilgi daima eski bilgi ile ilişkilendirilerek kazanılır.
Öğretmen Rolü
Öğretmen tarafından öğrencinin belirlenen konu üstüne yoğunlaşması sağlanır.
Öğrencinin Bilgiyi Yapılandırması
Öğrenme sürecinde öğrencinin gerekli düzeltmeyi yapması için, bir problemin çözümü ile ilgili geribildirim hemen o anda verilir.
Metot ve Teknik Geliştirme
Öğrenme sürecinde kullanılan metot ve tekniklerin öğrenciler ve diğer öğretmenlerle tartışılması iyi bir stratejik düşünme ve kendini geliştirme yoludur.
Öğrencinin Dersi Takip Etmesi
Yapılandırma öğrencinin dersin içeriğini ve işleyişini daha iyi takip etmesini sağlar.
Motivasyon
İlişkilendirerek öğrenme öğrencileri motive etmesi açısından önemlidir.
Yukarıda açıklanan boyutlarda bir öğrenme etkinliğinin gerçekleşebilmesi için öğretmenin yapılandırmacı yaklaşımı anlayarak öğrenme sürecinde kullanması gerekmektedir. Öğretmenin yapılandırmacı yaklaşımın esas alındığı bir öğrenme sürecindeki yeni rolünü bilmesi ve tanımlaması yararlı olacaktır.
Yapılandırmacı Yaklaşımda Öğretmenin RolüYapılandırmacı yaklaşımın esas alındığı bir öğrenme-öğretme sürecinde öğretmenden ilk olarak, öğrencilerin zihinsel yapılarının oluşmasına rehberlik etmesi ve anlama kabiliyetlerinin gelişmesine uygun öğrenme etkinlikleri düzenlemesi beklenmektedir. Öğrencilerin yeni görüşler oluşturmalarında ve bu görüşlerini daha önceki bilgilerine bağlamalarında öğretmenin yardımcı olma rolü önemlidir. Örneğin, öğrenme sürecinde öğrencinin dikkati geniş kavramlar üzerine yoğunlaştırılıyorsa, daha sonra kavramların parçalara bölünerek anlaşılması sağlanmalıdır.
Yapılandırmacı öğrenme aynı zamanda aktif ve öğrenci merkezli öğrenme etkinliklerini de içermektedir. Öğrenci merkezli etkinliklerin gerçekleştirildiği bu süreçte öğrenciler; kendi sorularını sormaya, kendi deneylerini yapmaya ve kendi sonuçlarına varmaya özendirilir. Böylece öğrencilerin kendi öğrenmelerini kendilerinin oluşturması sağlanır. Bu süreçte eğitim teknolojisinin etkin kullanımı çok önemli bir katkı sağlayacaktır. Öğrencilerin bilgiye ulaşmalarının kolaylaştırılması, gözlem, araştırma gibi etkinliklerin bilgi teknolojisi ürünleri kullanılarak yapılmasının sağlanması ilk söylenecekler arasındadır. Eğitim teknolojisinin öğrenme-öğretme sürecinde etkin ve verimli kullanılması öğrenci ve öğretmene büyük kolaylıklar sağlayacağı bir gerçektir. Yapılandırmacı öğrenme yaklaşımını esas alan bir öğretmenin, "Ben nasıl öğretirim?" yerine "Öğrenci nasıl öğrenmektedir?" sorusunu sorarak öğrenme-öğretme sürecini yeniden sorgulaması da gerekmektedir. Öğrenme-öğretme sürecinde öğrencinin;
· nasıl bir öğrenme stili ve zeka özelliğine sahip olduğu,
· bilgiyi nasıl yapılandırdığı,
· öğrenme ortamları ve hazırlanan öğrenme materyallerin nasıl olacağı,
· öğretmen ve öğrencinin rollerinin neler olacağı önem kazanmaktadır. Yeni öğretim programlarının ön plana çıkardığı temel özellik ise;
· Her öğrencinin farklı bir öğrenme profiline sahip olduğunun ve
· Her öğrencinin duygu ve düşüncesinin de farklı, tek ve kendine özgü olduğunun kabul edilerek eğitim ve öğretim ortamını düzenlenmesinin istenmesidir.
Öğrenme-öğretme sürecinde öğrencinin bilgiyi nasıl yapılandırdığının öğretmen tarafından bilinmesi kalıcı öğrenmenin oluşumunu kolaylaştıracaktır. Öğrenci bilgiyi fiziksel, sembolik, sosyal olarak değişik biçimlerde yapılandırabilir. Örneğin;
· Öğrenme sürecine aktif olarak katılan, öğrenme sürecinde aktif rol alan bir öğrenci bilgiyi fiziksel olarak yapılandırır.
· Öğrenme sürecine eylemleri, kavramları kendine göre yorumlayan öğrenci bilgiyi sembolik olarak yapılandırır.
· Öğrenme sürecinde kendi oluşturduğu anlamı başkalarına aktaran öğrenci bilgiyi sosyal olarak yapılandırır.
Öğretmen tarafından düzenlenen öğrenme-öğretme etkinliklerinde öğrencinin bilgiyi nasıl yapılandırdığının bilinmesi aktif öğrenmeye katkı sağlayacaktır. Yeni öğretim programlarıyla "öğrenci merkezli" bir yaklaşım etkin duruma getirilmektedir. Öğrenci merkezli eğitimde;
· Öğrencilerin farklı öğrenen bireyler olduğunun kabul edilerek her bireyin kendi öğrenme kanallarının etkin duruma getirilmesiyle daha kolay öğrenebilecekleri,
· Öğrencilerin kendi öğrenme profilini kendisi keşfederek öğrenmeden zevk alacakları,
· Öğrencilerin geliştirilen öğrenme etkinliklerinde aktif rol alacakları, · Hayat boyu öğrenmenin de bu şekilde gerçekleşebileceği vurgulanmaktadır
  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • Twitter
  • RSS

Yapılandırıcı Öğrenme Teknikleri

Yapılandırmacılık Nedir?
Sürekli değişim içinde bulunan dünya, yenilikleri ve gelişmeyi kavrayan, bunun yanında
kendi üzerine düşen görevlerin de farkında olan bireylere ihtiyaç duymaktadır. Bir toplumun
çağdaş toplumlar düzeyine ulaşması için; bilgilerin, inançların ve duyguların bireylere
doğrudan aktarılması yeterli değildir.
Günümüzde bireylerden, bilgi tüketmekten çok bilgi üretmeleri beklenmektedir. Çağdaş
dünyanın kabul ettiği birey, kendisine aktarılan bilgileri aynen kabul eden, yönlendirilmeyi ve
biçimlendirilmeyi bekleyen değil, bilgiyi yorumlayarak anlamın yaratılması sürecine etkin
olarak katılanlardır (Yıldırım ve Şimşek, 1999: 9).
Bilgini doğası ve öğrenme, yapılandırmacılığın temel dayanağı olmuştur (Brooks ve Brooks,
1993 :23>. Yapılandırmacılık,öğretimle ilgili bir kuram değil,bilgi ve öğrenme ile ilgili bir
kuramdır.Bu kuram bilgiyi temelden kurmaya dayanır (Demirel 2000:233) Özünde, öğrenin
bilgiyi yapılandırması ve uygulamaya koyması vardır (Perkins,1999: 8).
Öğrenenlerin bilgiyi nasıl öğrendiklerine ilişkin bir kuram olarak gelişmeye başlayan
yapılandırmacılık zamanla öğrenenlerin bilgiyi nasıl yapılandırdıklarına ilişkin bir yaklaşım
halini almıştır. Yapılandırmacılıkta bilginin tekrarı değil, bilginin transferi ve yeniden
yapılandırılması söz konusudur(Perkins, 1999:8).
Yapılandırmacı eğitimin en önemli özelliği,öğrenenin bilgiyi yapılandırmasına,
oluşturmasına, yorumlamasına ve geliştirmesine fırsat vermesidir. Alışılmış yöntemde
öğretmen bilgiyi verebilir ya da öğrenenler bilgiyi kitaplardan veya başka kaynaklardan
edinebilirler. Ama bilgiyi algılamak, bilgiyi yapılandırmak ile eş anlamlı değildir Öğrenen,
yeni bir bilgi ile karşılaştığında, dünyayı tanımlama ve açık ama için önceden oluşturduğu
kurallarını kullanır veya algıladığı bilgiyi açıklamak için yeni kurallar oluşturur (Brooks ve
Brooks, 1993: 9). Bir başka deyişle yapılandırmacılık cevre ile insan beyni arasında güçlü bir
bağ kurmadır.
Yapılandırmacı öğrenmede temele alınanlar aşağıdaki gibi özetlenebilir.
1 Bilgiyi araştırma yorumlama ve analiz etme.
2. Bilgiyi ve düşündürme sürecini geliştirme.
3. Geçmişteki yaşantılarla yeni yaşantıları bütünleştirme.


Araş. Gör. Hasan H. Şaşan
Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü Eğitim Programları ve Öğretim Anabilim
Dalı
Yaşadıkça Eğitim. 74-75,2002. 49-52.
  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • Twitter
  • RSS

çocuk gelişimi

0-6 yaş çocuklarının tüm gelişim alanlarının bırbırı ile sistematık bir etkileşim içinde ilerleyıp sağlıklı bireyler yetişmesindeki ilk adımdır.
  • Digg
  • Del.icio.us
  • StumbleUpon
  • Reddit
  • Twitter
  • RSS